Kitaba katkıda bulunan onca adın arasında, yayın danışmanı olarak da Mithat Alam'ın adı geçiyordu. Ayrıca, Altyazı Dergisi'nin iletişim adresi olarak Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi verilmişti.
Kuşkusuz yapılan herhangi bir iş, yürütülen değişik biçimlerdeki çalışmalar, çok yönlü ve ortaklaşa katkılarla, ilişkilerle gerçekleşir. Amaçlar ve yöntemler önemlidir. Ama belki hepsinden önemlisi, güzel bir konuda katkı sağladığını düşünmek, bunu paylaşmak, yaptıkları ve yaşadıklarıyla mutlu olmaktır. Ekibin 25 Aralık 2015'te çekilmiş "Merkez 15 Yaşında Partisi" fotoğrafı, bu duyguyu fazlasıyla yansıtıyor. Bu güzelliği yaşayanların sevincini görmek, bu güzelliklere çok uzak olanları da hatırlatıyor. Tüm çocuklar iyi bir eğitim alabilse, kendilerine en uygun alanlarda önleri açılsa, gelişseler, paylaşsalar, üretseler, yaratsalar, yaptıklarıyla başkalarına katkı sağlasalar, mutlu etseler ve mutlu olsalar... Ne güzel olurdu. Üniversitelerdeki film, öykü, şiir, resim, bilim ve insanın ilgisini çekecek her alanın merkezleri, diğer okullara ve bu güzellikleri yaşamak isteyen herkese uzanabilir mi? Hızlı iletişim dünyamız, öfkeyi ve nefreti yaymada gösterdiği başarıdan çok daha fazlasını, iyiliği ve güzelliği duyurmak ve yaşatmak için gösteremez mi? Dışlanmışlara tutunup tırmanabilecekleri merdivenler uzatamaz mı?
Bir sinema sözlüğü ne anlama gelir?
Tüm sanatlar yaşamı gösterir, dinletir, anlatır. Sinema, yaşamın kendisidir.
Edebiyat büyük romanlar ve öykülerle anlatıyorsa, sinema da uzun filmlerle yaşatır. Edebiyat küçük öykülerle akıllara kazınan kesitler veriyorsa, sinema da kısa filmlerle çarpar, derinden yakalar.
Bir sinema sözlüğü, yaşamın anahtarıdır. Yaşamda ne varsa, orada da vardır, belirli bir düzen ve anlamla yerini almıştır.
....
"Gayri resmi ve resimli" sinema sözlüğü Türkiye sineması için ansiklopedik ya da akademik bir kaynak olmayabilir. Ama hemen herkese sıcak anılarını hatırlatacağına, hele sinemayı sevenler için akıllarına geldikçe gülümseyerek sayfalarını çevirecekleri bir kaynak olacağına kuşku yok.
....
Aralık 1999’da Mithat Alam’ın özel bağışı ile Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde kurulduğu belirtilen Mithat Alam Film Merkezi, şöyle tanıtılıyor:
"Merkez’in temel misyonu, sinema bölümü bulunmayan Boğaziçi Üniversitesi’nde, sinemaya ilgi duyan öğrencilere kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratmak ve fikir aşamasından üretim aşamasına kadar sinemanın farklı alanlarında öğrencilerin yürütecekleri çalışmalara destek olmaktır."
Merkezin ana binasında sinema salonu, film izleme odası, referans kütüphanesi, sinefil odası ve arşiv odası bulunduğu belirtiliyor. Amaçlar, "öncelikli olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine sinema sanatını tanıtmaya, sevdirmeye ve onların bilinçli birer sinema seyircisi olmalarını sağlamaya yönelik film gösterimleri, söyleşi ve paneller düzenlemek", "sinemanın içinde yer almak isteyen öğrencilere teknik ekipman ve her türlü olanağı sağlayarak onları kendi kısa filmlerini üretmeleri için teşvik etmek", "Türkiye’de sinema konusunda eğitime katkıda bulunmak" olarak belirtiliyor. Ayrıca film çalışmaları alanında öğrencilerin yürütecekleri bilimsel araştırmaların desteklendiği, düzenlenen etkinlikler ve üretilen projelerle ilgili kitap ve diğer yayınlarla sinema alanında kalıcı bir birikim ve hafıza yaratmanın amaçlandığı vurgulanıyor. Dergi de şöyle tanıtılıyor:
"2001 yılından bu yana Türkiye çapında dağıtımı gerçekleştirilen Altyazı Aylık Sinema Dergisi de özgün içeriği ve sinema gündemini takip eden yapısıyla Film Merkezi’nin önemli yayınları arasında yer almakta, genç yazarların Türkiye’deki sinema gündemi üzerine düşüncelerini ortaya koyacağı açık bir platform oluşturmaktadır."
Projeler arasında Türk sinemasının belleğini oluşturmak amacıyla başlatılan Görsel Hafıza Projesi ve Hisar Kısa Film Seçkisi için şunlar söylenmiş:
"Bir sözlü tarih çalışması olan Görsel Hafıza Projesi kapsamında, sinemanın herhangi bir alanında çalışmış kişilerle, ses ve video kayıt cihazlarıyla kaydedilen görüşmeler yapılmaktadır. Böylelikle, bu kişilerin, başka türlü kaybolacak olan birikimleri kayıt altına alınarak gelecek nesillere aktarılmaktadır. Görüşmeler gerçekleştirilmeden önce bir çalışma grubu oluşturulmakta ve bu grup görüşmelere, seçilen kişiyle ilgili uzun ve kapsamlı bir araştırma yaparak hazırlanmaktadır. Proje kapsamında Giovanni Scognamillo, Filiz Akın, Vedat Türkali, Memduh Ün, Bülent Oran gibi birçok önemli isimle gerçekleştirilen uzun soluklu görüşmelerden oluşturulan belgeseller Türk Sineması’nın geçmişine dair zengin ve kalıcı bir kaynak sunmaktadır."
"Hisar Kısa Film Seçkisi ise Türkiye’deki kısa film üretimini teşvik etme ve yurtdışında tanıtma amacı taşımaktadır. Proje kapsamında her yıl, sinema alanındaki yetkin isimlerden oluşturulan bir jüri, yılın en iyi 10 Türk kısa filmini belirlemekte ve bu filmler daha sonradan Hisar Kısa Film Seçkisi DVD’si olarak yayınlanarak yurtiçi ve dışındaki film okulları ve festivallere arşivleme ve tanıtım amacıyla gönderilmektedir." (4)
"Merkez hakkında ne dediler?" bölümünde sinema dostlarından sıcak mesajlar var. Uğur Yücel'in sözleri şöyle:
“Heves, merak, tutku! Mithat Alam’da en çok bunu gördüm… Halden hale geçme yeridir sinema salonları. Başka biri olarak çıkar insan oradan. Bir süre, belki günlerce, hatta yıllarca gelir gider bir filmin duygusu gönlünüzden. Aynı lezzetlerin peşinden koşan hayalperest meraklıların buluşma yeridir orası. Bak şimdi! Sinema romantik laflar ettiriyor insana. Bir heveskâr koca dünya oluveriyor işte. Herkesin arındığı mabet başkadır. Karanlığı seven heyecanlıların yeri.”
....
Derginin Aralık sayısındaki özel bir yazı şöyle sunulmuş:
"28 Kasım tarihinde, Aralık sayımız matbaadayken kaybettiğimiz dostumuz ve hocamız Mithat Alam’ın hayatını anlattığı nehir söyleşi, Kasım ayında İletişim Yayınları tarafından ‘Sinemayı Seven Adam’ başlığıyla yayımlanmıştı. Alam’ın ilk öğrencilerinden Umut Barış Dönmez, hazırladığı kitabın ortaya çıkış sürecini ve Mithat Alam’ın hayatının her köşesine sinmiş sinema sevgisini Altyazı’nın Aralık sayısı için kaleme aldı."
Umut Barış Dönmez, "dersiyle birlikte sinemaya olan bakışım tamamen değişti" dediği Mithat Alam ve yaptıkları için şunları söylemiş:
"Mithat Bey kendini, yaptığı yüklü bağışın yanı sıra, hummalı bir çalışma ve adanmışlıkla, sinema bölümü olmayan Boğaziçi Üniversitesi’nde bir Film Merkezi kurmaya vermişti. On iki buçuk yıl yurtdışında kaldım. Bu süre zarfında Mithat Bey hiç boş durmadı. Merkez’i kurmakla kalmadı, düzenlenen çok çeşitli etkinlikler ve öğrencilere sunulan imkânlarla kısa sürede onu ülkemiz sinema dünyasının önemli bir kurumu hâline getirdi. Kendi öğrencilerinin çıkardığı Altyazı kapanma noktasına geldiğinde dergiye sahip çıkarak onu da Merkez’in himayesi altına aldı. Bunlarla yetinmedi, sinema hocalığıyla pek çok öğrencisinin önünde yeni ufuklar açmaya devam ederken, bir de kendi adıyla bir vakıf kurarak, lisansüstü sinema eğitimi almak isteyen öğrencilere burs da vermeye başladı. Günler geçtikçe gerek kendisinden ders alarak gerekse Film Merkezi’nin etkinliklerine katılarak Mithat Bey’in tezgâhından geçen öğrencilerin sayısı arttı ve bu öğrencilerin pek çoğu Boğaziçi’nin farklı bölümlerinden mezun olup daha sonra Mithat Bey’in önlerinde araladığı kapıdan geçerek yollarına yönetmen, yapımcı, kurgucu, akademisyen olarak sinema dünyası içinde devam ettiler." (5)
Öğrencileri, Merkez ve Dergi için yaptıkları düşünülünce, Türkiye Sinema Sözlüğü'nde de Mithat Alam'ın, yayın danışmanlığından çok daha fazla katkısının bulunduğu söylenebilir.
....
Derginin sözlük yayını, "Altyazı’nın Türkiye Sinema Sözlüğü 10 Eylül’e Dek Raflarda" denilerek 15 Haziran 2015'te şöyle duyurulmuş:
"Altyazı, 150. sayısına ulaşmasını özel bir yayınla kutluyor. 10 Haziran’da dağıtıma çıkan bu özel sayı, Türkiye sinema tarihine dair bir ansiklopedik sözlük.
Sözlüğün asıl özelliği ise kanonik filmler, akımlar ve konu başlıkları yerine kıyıda köşede kalmış, daha az bilinen ya da daha az önemsenen sinemacılara, sinematik anlara, motiflere, anekdotlara, mekânlara, objelere, kavramlara ağırlık veriyor olması.
Altyazı’nın Gayri Resmî ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü, Eremya Çelebi Kömürciyan’ın ‘kamera öncesi kamera’sından Sponeck Birahanesi’ndeki ilk gösterimlere uzanıyor, Despina Nine’den Binnaz’a sinemamızın erken dönemini kat ediyor, Birsen Kaya’dan Deli Yusuf’un Arabası’na Yeşilçam’ın henüz aşındırılmamış yollarında geziniyor. 80’lerin ve 90’ların ruhunu bazen simgeleşmiş bir aksesuarda, bazen bir sahne ya da bilinmeyen bir detayda ararken, izleyicinin sinemayla kurduğu ilişkiyi dönüştüren güncel konulara değinmeyi de ihmal etmiyor. Alternatif bir tarih yazımı, kültürel bir envanter oluşturma denemesi niteliğindeki bu özel sayıda, 102 yazarın kişisel yorumlarıyla kaleme aldığı, birbirine referanslı 252 maddenin yanı sıra, özel olarak hazırlanmış desen ve ilüstrasyonlar da yer alıyor." (6)
....
Kitaba sondan başlanırsa, Seçilmiş Kaynakça bölümündeki listede Lütfi Akad'ın "Işıkla Karanlık Arasında", Nijat Özün'ün "Türk Sineması Tarihi (Dünden Bugüne) 1896-1960", Giovanni Scognamillo'nun "Türk Sineması Tarihi"; Görsel Dizin'de "Yönetmenini Bekleyen Romanlar", Film Dizini'nde "2001:Uzay Macerası" ve "Sıradan Faşizm"; Kişi Dizini'nde II. Abdülhamid, Franz Kafka ve Manaki Kardeşler; Yazar Dizini'nde Atilla Dorsay ve Burçak Evren; Sözlük Maddeleri Listesi'nde "Cahide Sonku'nun Meyhanede Verilen ve Bit Pazarında Bulunan Ödülü", "Mantıksızlığın Mantığı" ve "Mektupla Artistlik Okulu" gibi başlıklar ve adlar dikkat çekebilir.
Girişte kısa bir tanıtım var:
"Altyazı'nın Türkiye Sinema Sözlüğü, her yazarın kendi ilgi alanlarıyla, akademik çalışmalarıyla, kişisel deneyimleriyle ya da seçtiği anekdotlarla şekillendi."
"Bir tarih yazımı çabası yerine kültürel bir envanter oluşturma denemesi; 102 yazarın kişisel yorumlarıyla kaleme aldığı, birbirine referanslı 252 madde..."
Sözlükteki ilk madde "Adileşmek." Sözcüğün tanımı"Mecazi anlamda, şaka yollu, Yeşilçam senaryosu yazmak" olarak veriliyor. Konuyu yazan Derya Bengi, öyküsünü Arda Uskan'a dayanarak şöyle aktarıyor:
"80'li yıllarda Arda Uskan ile Bülent Oran bir gazete için birlikte fotoroman işi alırlar. Diyalogları da birlikte hazırlayacaklardır. Oturmuş çalışırlarken, Bülent Bey, Arda Uskan'a döner ve bütün nezaketiyle şöyle der: 'Ardacığım, lütfen biraz daha adileşelim.' "
Arkasından, "Film afişi, tıpkı bir DVD gibi, 'filme sahip olmanın', onun yarattığı dünyayı korumanın var olan en dokunabilir kanıtlarından biridir" diyerek "Afiş Ressamları" geliyor. Maddeyi yazan Nazlı Eda Noyan, "pek çok kadın tasarımcının olduğu Türkiye'de film afişi tasarımcıları arasında bir tek kadının bulunmaması ya da adının anılmaması düşündürücüdür" demiş. Yönetmenlerin kendi filmlerini CD ve DVD gibi büyülü araçlarla izlemeyi hayal bile edemedikleri koşullarda afişlerin yeri daha da önemli olabilir. Öte yandan, o dönemdeki grafik tasarımcıların toplam sayısı ve aralarında rastlantısal olarak yer alabilmiş kadınlar olup olmadığı, ayrıca incelenmeyi gerektirebilir.
"Ağlayan Jönler" ve "Ahmet Saygılı" başlıklarının ardından, ilk harfin maddeleri Aslı Özgen Tuncer'in yazdığı "Akışkan Kadrajlar" ile sürüyor:
"İstanbul'un ilk filme alınışı, sinema tarihindeki en güzel akışkan kadrajlardan birinin üretilmesini sağlar. Lumiere Kardeşlerin operatörlerinden Alexandre Promio 1896 yılında Ortadoğu illeri üzerinden İstanbul'a gelerek kenti ilk filme alanlardan biri olur. Promio, kamerasını Haliç üzerinde ilerleyen bir kayığa yerleştirerek İstanbul'un sular üzerinden kaydettiği görüntüleri ile sinema tarihindeki akışkan kadrajlardan birini gerçekleştirir."
Engin Ertan, şaşırtıcı bir başlıkla geliyor: "Allah cezanı versin Osman Bey!" Senaryosunu Vedat Türkali'nin yazdığı, başrolünde Orhan Günşiray'ın oynadığı 1961 tarihli bu filmden sonra, filmin yönetmeni ve yapımcısı Atıf Yılmaz ile Osman F. Seden arasında başlayan söz düellosundan ve Seden'in 1962 tarihli "Erkeklik Öldü mü Atıf Bey?" filmiyle verdiği cevaptan söz ediyor.
Zeynep Özen Barkot, "filmlerinden ziyade trajik yaşamıyla öne çıkan bir avangard, henüz doğmadan ölen sürrealist sinemanın talihsiz neferi; Türkiye'de "anlaşılamayan sanatçı" mitinin en açık temsilcisi" diyerek Alp Zeki Heper'i tanıtıyor. En çok Bunuel'den etkilenen Heper'in çektiği Türk sinemasının ilk sürrealist filmi Soluk Gecenin Aşk Hikayeleri'nin (1966) müstehcenlik gerekçesiyle yasaklandığını belirtiyor. Aynı sayfada Can Candan'ın yazdığı "Altın Goller" de var: "1966'da İngiltere'de yapılan Dünya Futbol Şampiyonası'nı konu alan ve orijinal adı "Goal!" olan, yönetmenliğini Abidin Dino'nun Rosa Devenish ile birlikte üstlendiği İngiltere yapımı uzun metrajlı belgesel." Belgeselde Dino'nun futbol karşılaşmasını toplumsal bir ritüel olarak anlatmasının ve çekimlerden önce onlarca eskizle görsel tasarım yapmış olmasının dikkat çektiğini belirtiyor.
"Altyazı" maddesi hem yabancı dildeki görsel yapımların izlenebilmesini sağlayan yöntem, hem de on dört yıldır yayınına aralıksız devam eden aylık bir sinema dergisi olarak tanımlanıyor. Murat Tırpan, Derviş Zaim'in 'Yeni Türk Sineması' yerine önerdiği 'Alüvyonik Türk Sineması' ifadesinden söz ediyor. Ardından "Basit ama vurucu senaryosuylu çekilen Tabutta Rövaşata filmindeki Mahsun Süpertitiz'in unutulmaz repliği geliyor: "Ama arkadaşlar iyidir!"
Başlıklar sürüyor. Ahmet Gürata'nın yazdığı vergi vermemek için yapılan amortisman filmleri, Savaş Arslan'ın yazdığı Anadolu işi filmler ve Bülent Oran'ın 1973'te Yedinci Sanat dergisine verdiği bir röportajda sinema seyircisini çarıklı Anadolu'yla özdeşleştirerek söylediği sözler, "Köylüye çarık yerine rugan ayakkabı satamıyorsak, alışılmış düzeni bir anda kırıp hem sanat yönü üstün hem para getirecek filmi yapmak şimdilik sanıldığı kadar kolay değil", 1985'te Video/Sinema dergisine yazdığı bir yazıda Agah Özgüç'ün getirdiği Yeşilçam'ın altı devri: "takma sakal devri, gözyaşı devri, göbek devri, hazretler devri, seks devri ve arabesk devri."
Sinan Yusufoğlu, "Ankara Sıkıntısı" başlığına Zeki Demirkubuz'un Ankara'da geçen İtiraf filmiyle başlıyor, Yeraltı ile sürdürüyor. Zeki Ökten'in Düttürü Dünya filmi ve Ankara'da geçen başka filmlerin de adı geçiyor. Cumhuriyet'in onuncu yıl kutlamaları için 1933'te Ankara'ya gelen Sovyet yönetmenlerin çektiği belgesel film "Türkiye'nin Kalbi Ankara" gibi şaşırtıcı bilgiler geliyor,
Tül Akbal Süalp de "Arabesk Noir" başlığını yazmış. Maddeler sürüyor. Sözlükteki "Çiçek Bar" maddesine gittiğinizde, müdavimleri Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Erdal Öz ve Kemal Sunal'la karşılaşıyorsunuz. Elia Kazan ve Bernardo Bertolucci'nin de yolları İstanbul'a düştüğünde oraya uğradığını, barın dönem dönem popüler olduğunu ve Sezen Aksu gibi yeni müdavimler yarattığını, mekanda dünya ve yurt sorunlarının konuşulduğunu, projeler oluşturulduğunu görüyorsunuz. Kitabın sayfalarında gezindikçe; Ayhan Işık'ın Ölüm İlanı'nı, Bereketli Topraklar Üzerinde'nin Negatifleri'ni, Cahide Sonku'nun Meyhanede Verilen ve Bit Pazarında Bulunan Ödülü'nü, Nurullah Ataç'ın Cin Aynası'nı, Deli Yusuf'un Arabası'nı, çıkrık çeviren Despina Nine'yi, Lütfi Ö. Akad'ın TRT'de ulaşılaz olan Dört Mevsim İstanbul'unu, Ertem Eğilmez'in Evi'ni, Gani Dolly'yi, 1930'lu yıllarda makine dairelerindeki yıpranmış sessiz film kopyalarını toplayan Langlois'yı, Leblebici Horhor'un Elhamra sinemasındaki gösterimini, Mantıksızlığın Mantığı'nı, Osmanlı Sineması'nı, Sultan II. Abdülhamit'in Cuma Selamlığı'nı, Yönetmenini Bekleyen Romanlar'ın geleceğini merak ediyorsunuz. İlginç ayrıntılardan geçmişin öykülerine ulaşmak için, sık sık sözlüğe bakmak, yeniden okumak istiyorsunuz.
Bu yazının sonundaki tabloda, "Kara film tarzının 1980'ler sonrası dünya genelinde yenilenen ve başkalaşan etkisinin Türkiye sinemasındaki tezahürlerinden biri" olarak tanımlanan "Arabesk Noir" maddesinden ve sözlükteki başlıkların bazılarından yapılmış alıntılar var. Kuşkusuz, seçilen başlıklar maddelerin, alıntılar anlatılanların ancak pek küçük bir bölümünü oluşturuyor. Sözlüğün, sinemanın ve yaşamın öykülerine açılan sonu, görünmeyen geniş bir içeriği var. Seçilmiş Kaynakça, Görsel Dizin, Film Dizini, Kişi Dizini, Yazar Dizini ve Sözlük Maddeleri Listesi de eklenmiş.
....
Kuşkusuz Türkiye'nin sinemayla ilgili tek sözlüğü bu değil. Nijat Özön'ün "Sinema Terimleri Sözlüğü" (7) ve "Sinema, Televizyon, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü" (8) gibi değerli başka yapıtlara da ulaşılabilir. Ama diğer sözlüklerde böyle, buradakiler gibi gülümseyerek okunacak kaç madde bulunabilir, bilmiyorum.
....
1. Yekta Kopan (Editör), İpekli Mendil / Öykümüzde Nesneler, Karakterler, Mekânlar ve Daha Fazlası, Can, 2014
2. Mehmet Arat, İpekli Mendil’den Kâğıt Mendil’e, https://www.sanatlog.com/edebiyat/ipekli-mendilden-kagit-mendile/
3. Senem Aytaç, Zeynep Dadak, Övgü Gökçe, Berke Göl, Gözde Onaran, ASlı Özgen Tuncer, Fırat Yücel (Editörler), Altyazı'nın Gayri Resmi ve Resimli Türkiye Sinema Sözlüğü, Altyazı 150. Özel Sayı, Haziran 2015
4. Hakkımızda, Mithat Alam Film Merkezi, http://www.mafm.boun.edu.tr/?page_id=190
5. Umut Barış Dönmez, Sinemayı Seven ve Sevdiren Adam, http://www.altyazi.net/altyazi/sinemayi-seven-sevdiren-adam/
6. Altyazı’nın Türkiye Sinema Sözlüğü 10 Eylül’e Dek Raflarda, http://www.altyazi.net/altyazi/altyazinin-turkiye-sinema-sozlugu-cikti/, 15/06/2015
7. Nijat Özön, Sinema Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1963, http://sinematek.tv/sinema-terimleri-sozlugu-nijat-ozon-1963/
8. Nijat Özön; Sinema, Televizyon, Video, Bilgisayarlı Sinema Sözlüğü; Kabalcı, 2000
SÖZLÜK MADDELERİNDEN ALINTILAR
"Altyazı’nın
Gayri Resmî ve Resimli
Türkiye Sinema Sözlüğü"
Madde Başlığı | İlgili Kişi | İlgili Film | Tarih | Maddeyi Yazan | Alıntı |
Mösyö Kompa | 1842 | Hasan Cömert | “Şimdi Bay Daguerre'in öğrencilerinden Bay Kompa İstanbul'a geldi. Bütün gün Beyoğlu Belle Vue'de çalışıyor.” | ||
Emek Sineması | Alexandre Vallaury | 1884 | Enis Köstepen | 1884 yılında mimar Alexandre Vallaury tarafından yapılan Cercle d'Orient'in büyük bahçesinde inşa edilir Emek sineması. | |
Şimendifer | Lumiere | Trenin Gara Girişi | 1896 | Aslı Özgen Tuncer | Bugün genellikle bu filmden bahsedildiğinde hatırlanan, en popüler versiyonu Lumiere Katalogu'nda 653 numarayla (ve kimi kaynaklara göre) 1896 kış aylarında çekildiği tahmin edilen L'Arrive du Train a La Ciotat'dır. |
Sponeck Birahanesi | Joinville'de Trenin Gara Girişi | 1896 | Canan Balan | “Dün gece basın ve bazı başka davetlilerin katıldığı ilginç bir fotoğraf projeksiyon seansı düzenlendi.” | |
Sinematograf İmtiyaznamesi | II. Abdülhamid | 1903 | Özde Çeliktemel | II. Abdülhamid idaresince 1903'te Osmanlı İmparatorluğu'ndaki film yapım, gösterim ve dağıtım haklarını bir kurum veya kişiye vermek için düzenlenen anlaşma metni. | |
Sultan II. Abdülhamit'in Cuma Selamlığı | II. Abdülhamit | 1908 | Saadet Özen | Pathe film şirketinin 1908 katalogunda Le Salamalick Public a la Mosque Hamidie ismiyle kayıtlı olan filmdir. | |
Nitrat Yangınları | 1910 | Nezih Erdoğan | Tahminen 1910'lu yıllarda Saray'ın ikinci mabeyincisi Arap İzzet Paşa'nın Yıldız yakınlarındaki konağında ilk elektrik tesisatı kurulurken, film gösterimleri için de bir sinematograf yerleştirildi. | ||
Makara Yapmak | Fuat Uzkınay | Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı | 1914 | Tolga Yalur | Harp sırasında kaçan Arek, ailesiyle sığındığı ormanda makarayı ısınmak için yakar. |
Enis Aldjelis, Doğunun Çiceği | Ernst Marischka | Enis Aldjelis, die Blume des Ostens | 1917 | Elif Rongen-Kaynakçı | Dünyada birçok kentte gösterildiği düşünülen Enis Aldjelis, 1920 tarihli bir Hollanda gazetesinde şöyle anlatılıyordu: “Doğunun gülü veya Boğaziçi Dramı... Beş bölümlük heyecanlı oryantal hikaye. Görülmemiş güzellikte bir roman.” |
Osmanlı Sineması | Sedat Simavi | Pençe ve Casus | 1917 | Elif Rongen-Kaynakçı | Sinemanın 1895'teki doğuşundan kısa bir süre sonra imparatorluk topraklarına da ulaştığını biliyoruz. |
Binnaz | Ahmet Fehim | 1919 | Canan Balan | Binnaz, aynı sene yönetmen tarafından çekilen Mürebbiye gibi, dönemin meşhur vamp kadın karakterini yansıtıyor. | |
Striptiz | 1921 | Savaş Arslan | Agah Özgüç'e göre Yeşilçam'da bir göbek devri vardır: “İlk kez 1921 yıllarında çengi sahnelerinde görülmüş, ama asıl salgın 1945'lerden sonra ortaya çıkmıştır. (…) Anadolu'daki film işletmecisi, prodüktöre 'Yapacağın filmde göbek olmazsa almam, ona göre' diyordu. | ||
Bican Efendi Vekilharç | Şadi Fikret Karagözoğlu | 1922 | Canan Balan | Chaplin gibi kendi filmlerinin başrol oyunculuğunu da yapan Şadi Karagözoğlu'nun soyadı da bir tesadüf olmasa gerek. | |
Leblebici Horhor | Muhsin Ertuğrul | Leblebici Horhor | 1923 | Ceylan Özçelik | Henüz sesli film mevzubahis değilken yapılan bu müzikli güldürü, Elhamra Sineması'nda sahnedeki orkestra eşliğinde gösterilir. |
Potemkin Zırhlısı | Sergei Eisenstein | Potemkin Zırhlısı | 1925 | Hakkı Başgüney | Potemkin Zırhlısı filminin Türkiye'de uzun bir aradan sonra gösterimi, Sinematek Derneği tarafından Kervan Sineması'nda yapılır. |
Behlül Sinemada | Halid Ziya Uşaklıgil | 1925 | Canan Balan | Halid Ziya sinematografı Behlül'ün mutlak sinizmini ve kayıtsızlığını örneklemek için kullanır. | |
Terbiyevi Filmler | 1927 | Aslı Özgen Tuncer | 1927 yılında İtalya'da Mussolini'nin desteğiyle kurulan Beynelminel Terbiyevi Sinema Enstitüsü, 1930 yılında Milletler Cemiyeti'ne devredilmesinin ardından, birçok ülkeye ve Türk Hariciye Vekili'ne bir mektup gönderir. | ||
Giovanni Scognamillo | Giovanni Scognamillo | 1929 | Özge Özyılmaz | 25 Nisan 1929'da Türkiye'nin başına bir güzellik gelir; Giovanni Scognamillo İstanbul Pera'da doğar. | |
Şark Yıldızı Selma Hanım | 1932 | Özge Özyılmaz | Selma Hollywood'da yıldız olmayı kafasına koymuş, İstanbul'da lise öğrencisi olan güzel bir kızdır. | ||
Türkiye'de Sinema ve Tesirleri | Hilmi Malik | 1933 | Özge Özyılmaz | Ancak yine de Hilmi Malik'in kitabı sinemanın tesirlerine vurgu yapan başlığıyla ve gençleri korumak için filmlerin sıkı bir kontrolünü öneren sonsözüyle Eugene Hinkle'ın raporundan ayrılır ve dönem aydınlarının zihin dünyasını açık eder. | |
Türkiye'nin Kalbi Ankara | Sergey Yutkeviç, Lev Oskarıviç Arnstam, Reşat Nuri Güntekin, Fikret Adil | Türkiye'nin Kalbi Ankara | 1934 | Can Candan | Yakın dönemde Ankara Enstitüsü Derneği tarafından Moskova arşivlerinden bulunduğu ifade edilen 60 dakikalık en kapsamlı kopyasına ise YouTube üzerinden erişmek mümkün. |
Faruk Kenç | Faruk Kenç | Taş Parçası | 1939 | Murat Tırpan | Sinema tarihimizin 'geçiş dönemi'nin, Kenç'in ilk filmi Taş Parçası ile başladığını söyleyenler çoktur. |
Yoksul Mahalle Sinemaları | 1940 | Barış Alp Özden | 1940'ların sonundan itibaren filmlere artan ilginin farkına varan kentli küçük girişimciler, yoksul mahallelerde ucuz ve küçük sinema salonları kurarlar. | ||
Varlık Vergisi | 1942 | Ahmet Gürata | 11 Kasım 1942'de bir yasayla yürürlüğe giren ve ağırlıklı olarak ticaret sektöründeki gayrimüslimlere uygulanan olağanüstü servet vergisi. | ||
İnsan Ruhu | Michelangelo Antonioni | Bisiklet Hırsızları | 1948 | Fırat Yücel | Michelangolo Antonioni 50'lerin sonuna doğru verdiği bir söyleşide, artık Bisiklet Hırsızları gibi filmlerin yapılmasının gerekli olmadığını söylüyor, “şimdi bisikleti çalınan adamın iç dünyasına bakmalıyız” diyordu. |
Mektupla Artistlik Okulu | 1949 | Dilek Kaya | Ankara Milli Kütüphane koleksiyonunda okulun öğrencilerine yolladığı, 1960 tarihli, her biri dört sayfadan oluşan üç haberleşme/ders bülteni de mevcut. | ||
Sokaktaki Kamera | Lütfi Ö. Akad | Kanun Namına | 1952 | Zeynep Dadak | Akad, 'Işıkla Karanlık Arasında' ismiyle yayımlanan anılarında, gerçek mekanda çekim yapmanın taktiklerini şöyle sıralıyor: “Bu filmle, bizde ilk defa olarak kamerayı sokağa indiriyorum, İstanbul bir tiyatro ortamı olmaktan çıkıp, oyuncularımın içinde yaşadığı doğal bir çevre oluyor.” |
Komiser Kemal | Lütfi Ö. Akad | Kanun Namına | 1952 | Pınar Tınaz | Kemal, 1950'lerden itibaren pek çok filmde yer almış olmasına rağmen, asıl bir klişeye dönüşme sürecini 1970'li ve 1980'li yıllarda Cüneyt Arkın'ın başrolde olduğu polisiye-macera türü filmlerde yaşamıştır. |
Salgın | Ali İpar | Salgın | 1953 | Atilla Dorsay | Sinemamızın renkle ilk tanışma serüvenini oluşturan bu filmlerin ikisi de bir yerlerde olmalı. Keşke küçük bir çabayla bulunup birlikte gösterilse. |
Halıcı Kız | Muhsin Ertuğrul | Halıcı Kız | 1953 | Atilla Dorsay | Halıcı Kız'ı çok uzak olmayan yıllarda Yapı Kredi Bankası onartıp göstermişti. |
Ebediyete Kadar | Turgut Etingü | Ebediyete Kadar | 1955 | Deniz Bayrakdar | Senarist, yazar, gazeteci ve çevirmen Turgut Etingü'nün yönetmen olarak tek filmi. 1955 yapımı film Ziya Şakir'in eserinden uyarlanmış, 50'li yılların sonunda İstanbul'da geçen koyu bir aile melodramı. / İstanbul'un Osmanlı'dan Batı'ya yüzünü dönerken kaybettiklerini ucuzlaşan kumaşlar, basitleşen möbleler ve en sevilenin kaybı ile eşleştirmiş. |
Üç Bilinmeyenli Eşitsizlik | Yılmaz Güney | 1956 | Fırat Yücel | Abidin Dino, öyküyle aynı adı taşıyan yazısında bu hükmü, Güney'in hayatındaki “ilk eşitsizlik” olarak kayda düşecektir. | |
Hitit Güneşi | Sabahattin Eyüboğlu, Mazhar Şevket İpşiroğlu | Hitit Güneşi | 1956 | Can Candan | Siyah beyaz olarak çekilen ve 1956 yılında Uluslararası Berlin Film Festivali'nde kısa belgesel dalında Gümüş Ayı ödülü alan bu belgeselin Türkçe ve İngilizce versiyonları bulunmakta. |
Madam | Atıf Yılmaz | Beş Hasta Var | 1956 | Övgü Gökçe | “Gayrimüslimlerin önemsizliği, Beş Hasta Var filminin bir sahnesinde -bilinçli ya da bilinçsiz olarak- vurgulanmıştır. |
Gömlek Düğmesi | 1960 | Gülengül Altıntaş | Midyat'ta insanlar sinemaya girmek için gömlek düğmelerini koparıp vermeye başlamışlar. | ||
Ayşe Nana | Federico Fellini | Tatlı Hayat (La Dolce Vita) | 1960 | Ahmet Gürata | Asıl adı Hermin Arslanoğlu olan Ayşe Nana, birçok filmde dansöz rolünde göründü. 1958'de Roma'da bir partide çıplak dans ederken, fotoğrafçı Tazio Secchiaroli tarafından görüntülendi. Aktarılanlara göre bu olay ve Tazio Secchiaroli, Federico Fellini'nin Tatlı Hayat filmine ilham kaynağı oldu. |
Kulüp Sinema 7 | Sami Şekeroğlu | 1962 | Fırat Yücel | İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (bugünün Mimar Sinan Üniversitesi) öğrencilerine film gösterimleri yapan Kulüp Sinema 7'yi, gösterimlerin akademi dışında da ilgiyle karşılanması üzerine 1962'de kurduğu kaydedilir. | |
Bir Kadın | Alp Zeki Heper | 1963 | Zeynep Özen Barkot | Türk sinemasının sürrealist özellikler gösteren ilk kısa filmi. | |
Turist Ömer Selamı | Hulki Saner | Helal Olsun Ali Abi | 1963 | Abbas Bozkurt | Sadri Alışık'ın esas adam olduğu Helal Olsun Ali Abi'de görür bu selamı ilk kez seyirci. |
İliadis Kardeşler | Yorgos İliadis | Susuz Yaz | 1963 | Ali Deniz Şensöz | Yorgos İliadis, 1963 yılında Altın Ayı kazanan Susuz Yaz'ın da ses yönetmeniydi. Kriton İliadis ile birçok filmde beraber çalışan Lütfi Ö. Akad bir söyleşide iki kardeşin titiz çalışmasını övdükten sonra “İliadis Kardeşler sinemamıza katkılarıyla, Anadolu'nun birçok yerinde değirmenler, su düzenleri kurmuş olan babaları İlya Usta'nın ününü sürdürüyorlar.” |
Vedat Türkali | Ertem Göreç | Karanlıkta Uyananlar | 1963 | Övgü Gökçe | Ertem Göreç'in Otobüs Yolcuları (1961) ve Karanlıkta Uyananlar (1963) gibi toplumsal gerçekçiliğin en önemli yapıtları başta olmak üzere kırkın üzerinde filmin senaryosunu ve Türkiye'nin tarihsel ve siyasal süreçlerini ele alan çok sayıda önemli edebiyat eserini kaleme aldı. |
Bono | Suzan Avcı | 1964 | Övgü Gökçe | 1964'te ödenmeyen bonolardan yaptığı bikinisiyle Ses dergisine verdiği röportaj epeyce ses getiren Suzan Avcı... | |
Haybeci | Hüseyin Baradan | Gurbet Kuşları | 1964 | Pınar Tınaz | Halit Refiğ'in 1964 yapımı filmi Gurbet Kuşları'nda, Hüseyin Baradan tarafından canlandırılan, kural tanımaz, atılgan, azimli ve iş bitirici karakterin adıdır. |
Suçlu Aramızda | Metin Erksan | Suçlular Aramızda | 1964 | Yekta Kopan | Söyleşilerine bakınca ustanın kendisinin de aksi davranmayı, huysuzluğu, dikenli açıklamalar yapmayı sevdiğini söyleyebiliriz. |
Haydarpaşa Garı | Duygu Sağıroğlu | Bitmeyen Yol | 1965 | Nagehan Uskan | Başlangıç sahnesidir çoğunlukla Haydarpaşa Garı. İstanbul'un olduğu gibi Yeşilçam'ın da olmazsa olmazıdır. Haydarpaşa Garı uzun tren yolculuğunun sonu gibi görünmektedir ama Sağıroğlu'nun filminin de söylediği gibi yol öyle kolay kolay bitmeyecektir. |
Sinematek'in Gençleri | Onat Kutlar, Hüseyin Baş, Şakir Eczacıbaşı | 1965 | Fırat Yücel | Türk Sinematek Derneği, Fransız Sinemateki'nin kurucusu Henri Langlois ile tanışan ve desteğini alan bu üç isim tarafından 25 Ağustos 1965 tarihinde açılır. | |
Kiril Alfabesi | 1965 | Ali Can Sekmeç | Bu filmlerden birçoğu da sansüre takılır. Nedeni ise, Kiril alfabesinde yazılan altyazıların sansür kurulunda -bu yazılar bir aşk filmine ait olsa dahi- komünizm propagandası olarak değerlendirilmesidir. | ||
66 | Mutlu Parkan | 66 | 1966 | Nagehan Uskan | 1966 yılında çekilen filmin yarışmaya yetişmesi için alelacele bir isim bulunması gerekmiş, böylece çekildiği yıl, filmin ismi olmuştur. |
Görüntü Dergisi | 1966 | Zeynep Özen Barkot | Görüntü, Avrupa'da yürütülen sinema kuramı araştırmalarının giderek “izleyici sorununu” merkeze almasının da etkisiyle, öncelikli amacını “bilinçli bir sinema izleyicisi oluşturmak” ve “sinemayı sinematografik afyondan ayırt etmek” olarak belirler. | ||
Minör Sinema | Yılmaz Güney | Çirkin Kral | 1966 | Aslı Özgen Tuncer | Ulus Baker'in Yılmaz Güney sinemasını Gilles Deleuza ve Felix Guattari'nin 'minör edebiyat'ıyla ilişki içinde okurken kullandığı kavram. |
Medeniyet Pansiyonu | Atıf Yılmaz | Ah Güzel İstanbul | 1966 | Övgü Gökçe | Atıf Yılmaz'ın 1966 yapımı Ah Güzel İstanbul filminde taşradan gelen genç kızların ve kadınların kötü yola düşerek, şehirdeki erkeklere bedenlerini sundukları nezih randevu evi. |
Soy ve Öldür | Yılmaz Atadeniz | Klink: Soy ve Öldür | 1967 | Gökhan Akçora | Killing'in bu filmde orijinalinden, yani İtalyan adaşından çok daha insani özellikler taşıdığını söylemeden geçmeyelim. |
Star (Satar) Afişleri | Tapılacak Kadın | 1967 | Nazlı Eda Noyan | Burada reklamı yapılan film değil, büyük bir yıldızlar geçidi ve şovdur. | |
Hisar Kısa Film Yarışması | 1967 | Yamaç Okur | Hisar Kısa Film Yarışması'nın ilki, Robert Kolej'de 1967 yılında gerçekleştirildiğinde, Sinematek'in yayın organı Yeni Sinema Dergisi yazarları katılan film sayısının tahmin edilenden daha fazla olmasının şaşkınlığını sayfalarına taşıyorlardı. | ||
Baterist Vasfi | Senih Orkan | Suçsuz Firari | 1967 | Derya Bengi | Suçsuz Firari filminin ikinci kötü adamı Vasfi'yi canlandıran Senij Orkan, esas marifetini patronu namına kalleşçe cinayet işlerken değil, baterisi başında baget sallarken ortaya koyuyor. |
Öpüşme Yasağı ve Diğer Kanunlar | Türkan Şoray | 1967 | Gözde Onaran | Son halini 1967'de alan efsanevi Şoray Kanunları'nın döedüncü maddesi “Filmde öpüşme ve açık sahneler olmayacaktır” şeklindedir. | |
Çirkin Ares | Artun Yeres | Çirkin Ares, 8 mm kısa film | 1968 | Nagehan Uskan | Artun Yeres'in bu ilk filmi, kendi deyişiyle “Ortaçağ vahşetinin günümüzde emperyalist ABD saldırganları tarafından nasıl sürdürüldüğünü anlatır. Yeres, Goya estetiğini sinemanın görüntü rejimi içinde kurma arayışındadır. |
Sahne: Pavyon/Müzikhol/Gazino | Lütfi Ö. Akad | Vesikalı Yarim | 1968 | Övül Durmuşoğlu | Lütfi Akad kamerayı gerçek anlamda sokağa çıkarıncaya kadar tiyatroyla göbek bağını devam ettiren sinemada, özele inersek melodramda sahnenin ve sahne performansının ayrı bir yeri var. |
Devrimci Sinema Dergisi Genç Sinema | 1968 | Yusuf Güven | Dünyayı değiştirmek için sinemanın bir araç olduğunu düşünen sinemacılar bu amaçla Ekim 1968'de Devrimci Sinema Dergisi Genç Sinema'yı çıkarmaya başlarlar. | ||
Metre Hesabı | Atıf Yılmaz | Köroğlu | 1968 | Ahmet Soner | 8 Mayıs'ta şöyle yazmışım: “Renkli negatifler geldi bugün. 120 metrelik 39 kutu, yani 4680 metre.” |
Senin Tuhaf Bir Halin Var | Safa Önal | Vesikalı Yarim | 1968 | Gözde Onaran | Filmin senaristi Safa Önal, orijinal sahnede yer almayan bu önemli sahneyi alelacele, Beşiktaş ile Tepebaşı arasında arabada giderken yazmış. |
Manevi Sinema | Yücel Çakmaklı | Birleşen Yollar | 1970 | Mustafa Emin Büyükcoşkun | Yücel Çakmaklı'nın milliyetçi-mukaddesatçı tonda bir Yeşilçam melodramı sayılabilecek Birleşen Yollar ile başlatılabilecek bu tarih, 1975'te Milli Türk Talebe Birliği tarafından Salih Diriklik yönetiminde hayata geçirilen Gençlik Köprüsü gibi filmlerle daha İslamcı bir katakter alır. |
Umut'ta Bakış | Yılmaz Güney | Umut | 1970 | Umut Tümay Arslan | Yılmaz Güney'in Umut'unun radikalliği, üzerine pek az yazılmış olsa da, anlattığı konudan çok tercih ettiği bakıştadır. |
Yarın Son Gündür | Yılmaz Güney | Yarın Son Gündür | 1971 | Senem Aytaç | Yılmaz Güney'in yazıp yönettiği, başrollerini Fatma Girik ve Süleyman Turan ile paylaştığı 1971 tarihli film. |
Ferit | Ertem Eğilmez | Beyoğlu Güzeli | 1971 | Yeşim Burul | Tarık Akan'ın ilk filminde canlandırdığı karakterin adını koyan kişi, filmin yönetmeni ve yapımcısı Ertem Eğilmez'den başkası değildir. |
Birsen Kaya | Kirli Eller | 1971 | Şükran Yücel | Birsen Kaya seks filmi çeken ilk kadın yönetmen olduğunu söyler. | |
Semih Evin | Semih Evin | Donkişot Sahte Şövalye | 1971 | Dilek Kaya | 1971'de Cervantes'i Yeşilçam'a uyarlayarak Donkişot Sahte Şövalye'yi yapar ve Münir Özkul ve Sami Hazinses'le birlikte, sinema tarihinin belki de en ilginç Don Kişot ve Sancho Panza'sına hayat verir. |
Na | Erden Kral | Hakkâri'de Bir Mevsim | 1972 | Fırat Yücel | Dil yasağının yürürlükte olduğu yıllarda Türkiye yapımı filmlerde zikredilen tek Kürtçe sözcük olma ihtimali yüksektir. |
Mono Color | Çetin İnanç | Yunus Emre Destanı | 1972 | Pınar Öğünç | Bu arada Anadolu'nun farklı yerlerinden boyanan makinist haberleri geliyordu. |
Mantıksızlığın Mantığı | Bülent Oran | 1973 | Dilek Kaya | Yeşilçam anlatılarında, özellikle melodramlarda rastlanan “mantıksızlık içinde bir mantık düzeni kurma durumu.” | |
Ertem Eğilmez'in Evi | Ertem Eğilmez | Köyden İndim Şehire, Salak Milyoner | 1974 | Berke Göl | Gümüşsuyu'nda, Alman Konsolosluğu'nun yan sokağındaki bu bahçe katını Ertem Eğilmez 70'li ve 80'li yıllarda ofis olarak kullanmış, ailesinin Kadıköy'deki evine kimi zaman günlerce gitmeyerek senaristleri ve oyuncularıyla bu evde sabahtan akşama çalışmıştır. |
Suç Bizde | Lütfi Ö. Akad | Diyet | 1974 | Ceylan Özçelik | “Öyle zoom yapmakla, resimleri kısa kesmekle hareket olmaz. Sinemada hareket dramatik yapının gerilimidir” demişti rejisörümüz. |
Cevher'in Altın Portakalı | Erkan Yücel | Endişe | 1974 | Şükran Yücel | Yücel, Yılmaz Güney'in 'Endişe' filmine başladığı sırada Yumurtalık Olayı nedeniyle tutuklanması üzerine onun oynayacağı Cevher rolünü üstlenmek üzere sete çağrılmıştı. |
Heimat | Tunç Okan | Otobüs | 1974 | Adnan Yıldız | Türkçe'deki vatan, memleket, gurbet, sıla kelimelerinin anlamlarını içinde barındıran Almanca kelime. |
Deli Yusuf'un Arabası | Atıf Yılmaz | Deli Yusuf'un Arabası | 1975 | Ali Deniz Şensöz | Fantastiğin en grotesk haliyle karşımıza çıktığı serbest bir Köroğlu uyarlamasıdır. |
Yalı Işığı | İlhan Arakon | Aşk-ı Memnu | 1975 | Övgü Gökçe | Türkiye'nin ilk görüntü yönetmenlerinden İlhan Arakon'un Aşk-ı Memnu'daki görüntü anlayışını tanımlarken kullandığı kavram. |
Hayalet Oğuz | Oğuz Haluk Alplaçin | 1975 | Nagehan Uskan | Kısacık, Tezer Özlü'nün deyimiyle kelebek gibi bir varoluşa sahip olmuş, hayalet gibi bir ömür geçirmiş. 1975 yılında “46 yaşında, 46 kilo” olarak ölmüş. | |
Bu Daha Başlangıç | William Klein | Büyük Geceler ve Küçük Sabahlar | 1978 | Fırat Yücel | “Bu Daha Başlangıç, Mücadeleye Devam”, Büyük Geceler ve Küçük Sabahlar belgeselinden Yeşilçam Sokağı'na, oradan da Gezi Parkı'na uzanan slogandır. |
Maden Sendikada | Yavuz Özkan | Maden | 1978 | Önder Özdemir | Tufan Sertlek, 'İşçi Filmleri, Öteki Sinemalar' kitabında (2015), Yeraltı Maden İş Sendikası'nın film çekilmeye başlamadan önce senaryoyu görmek istediğini anlatır. |
Yan Koltuk | Kartal Tibet | Sultan | 1978 | Aylin Kuryel | Seyirci deneyiminin üzerinde pek konuşulmayan bu en küçük birimi “yan koltuk”, Kartal Tibet'in Sultan'ından Zeki Demirkubuz'un Yazgı'sına (2001) birçok filmde belirir. |
E5 Ölüm Yolu | Tuncel Kurtiz | E5 Ölüm Yolu | 1978 | Nagehan Uskan | Yıllarca kayıp yapıt olarak kalmış, Tuncel Kurtiz'in ölümünden sonra ortaya çıkmıştır. İsveç televizyonu SVT için çekilen bu belgeselde Türkiye'den göçmen işçiler yıllık izinlerini kullanmak üzere memleketlerine dönmektedirler. |
Ayhan Işık'ın Ölüm İlanı | Nubar Terziyan | 1979 | Nil Kural | “Gerçek soyadının Işıyan olması nedeniyle herkes Ayhan Işık'ın Ermeni olduğunu düşünüyordu.” Berç Alyanakziya, Nubar Terziyan'ın oğlu. | |
Yorgun Savaşçı | Halit Refiğ | Yorgun Savaşçı | 1979 | Ayşegül Koç | TRT tarafından ısmarlanmış, devletin bütçe kaleminden finanse edilmiş ve yine devlet tarafından filmin aslı ve bütün kopyaları yakılmıştır. |
Cahide Sonku'nun Meyhanede Verilen ve Bit Pazarında Bulunan Ödülü | Cahide Sonku | 1979 | Şükran Yücel | 1979'da Sinema Yazarları derneği (SİYAD), Cahide Sonku'ya Türk Sinemasına Hizmet ödülü adıyla bir ödül verilmesini kararlaştırmıştı. “Alırım ama siz getirin bana verin. Burada bir meyhanede...” demişti Sonku. | |
Bereketli Topraklar Üzerinde'nin Negatifleri | Erden Kral | Bereketli Topraklar Üzerinde | 1980 | Şükran Yücel | Filmin yarışacağı 16. Antalya Altın Portakal Film Festivali 13 Eylül'de başlayacaktı, bir gün öncesinde askeri darbe gerçekleştirilince festival de iptal edildi. Bereketli Topraklar Üzerinde, bir yıl sonra 17. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde tekrar yarışmadaydı., ancak bu kez de En İyi Film ödülünü alması engellendi. |
Sosmelo | 1980 | Gözde Onaran | 'Sosyalist Melodram'ın kısaltmasıdır. Tarık Dursun K. 1980 öncesi Yeşilçam'da klasik melodram kalıplarına siyasal unsurların eklenmesiyle ortaya çıkan filmleri bu şekilde tanımlar. | ||
Aşçı Cindi | Hakkâri'de Bir Mevsim | 1982 | Ödül Gökçe | Ferit Edgü'nün aynı adlı romanından yine Ferit Edgü ve Onat Kutlar tarafından uyarlanan ve Erden Kral tarafından çekilen Hakkâri'de Bir Mevsim filminin 'karın tokluğuna' çalışan set işçisi. | |
Unutma Kebap ve Çorba Lokantası | Yılmaz Güney | Yol | 1982 | Özgür Çiçek | Yılmaz Güney'in Yol filminde, yolda olma halini hem mekanı hem de sesi kullanma açısından romantize eden sahnelerden biridir bu Adana otobüs garı lokanta sahnesi.. |
Gordon Mitchell | Liberata Emanuela | 1983 | Kaya Özkaracalar, Julian Grainger | Bu arada dönemin basınında Mitchell'ın Liberata Emanuela adlı filmde Papa suikastına karışmış Türk mafya lideri Bekir Çelenk'i canlandıracağı kaydedilmiş fakat bu film bugüne dek herhangi bir format ve mecrada izleyici karşısına çıkmış değil. | |
Bilge Olgaç | Kaşık Düşmanı | 1984 | Belmin Söylemez | “Birey olarak -insan kalıbı içinde- ne denli yanlış yaşadığımızı vurgulamak ve bireyin kendi adına ve toplum adına silkelenmesini sağlamak istiyorum.” Bilge Olgaç | |
Kürk | Gırgıriyede Büyük Seçim | 1984 | Sinem Atakul | Tüylü Hayvanları Sevenler Derneği Başkanı üstünde kürkle azarlar ayı oynatıcısı Bayram'ı. 2000'ler sonrasının simgesi AVM ise, Özal dönemininki 'kürk'tür. | |
Çeşme Başı | Şerif Gören, Zeki Ökten | Kurbağalar | 1985 | Şenay Aydemir | Köy ve şehrin çeperine serpiştirilmiş gecekondu mahallelerinin kamusal alanı erkekler için camiler ve kahvehaneler ise kadınlar için de 'çeşme başı'dır. |
Camın Teri | Suha Arın | Camın Teri | 1985 | Can Candan | '1985 Gençlik Yılı nedeniyle tüm çalışan gençlere ithaf olunur' ibaresiyle başlayan belgeselde Paşabahçe Cam Fabrikası'nda farklı birimlerde çalışan üç işçinin günlük hayatları, çalışma ortamları, düşünceleri ve hayalleri kendi seslerinden anlatılır. |
Hazretler Devri | Agâh Özgüç | 1985 | Savaş Arslan | Agâh Özgüç 1985'te Video/Sinema dergisindeki bir yazısında Yeşilçam'ın devirlerinden birinin de Hazretler Devri olduğunu söyler. | |
Haraptar | Nesli Çölgeçen | Züğürt Ağa | 1985 | Ödül Gökçe | Senaristliğini Yavuz Turgul'un, yönetmenliğini Nesli Çölgeçen'in üstlendiği 1985 yapımı Züğürt Ağa filminin geçtiği köyün hikayedeki adı. Asıl adı Sultantepe. “Batan feodalizmin malları”ndan biri olan bu köyde yağmurun bir türlü yağmaması ve kuraklığın başlaması üzerine köylüler ağanın ürünlerini çalıp satar. |
Üftade | Halit Refiğ | Teyzem | 1986 | Engin Ertan | Senaryosu Ümit Ünal'a ait olan 1986 yapımı Halit Refiğ filmi Teyzem'in başkarakteri. |
Kadının Adı Yok | Duygu Asena | Kadının Adı Yok | 1987 | Gözde Onaran | Duygu Asena'nın büyük ses getiren ve müstehcen olduğu iddiasıyla bir süre yasaklanan, yasağın kaldırılmasının ardından ise aynı adla 1987'de sinemaya uyarlanan romanı. |
Gecikmeli Ankara Treniyle Gelen Kadın | Ömer Kavur | Anayurt Oteli | 1987 | Övgü Gökçe | Sinemamızın edebiyatla en verimli ilişki kurabilmiş yönetmeni Ömer Kavur çoğu filmini Onat Kutlar, Selim İleri, Orhan Pamuk, Füruzan, Barış Pirhasan gibi isimlerle işbirliği içinde gerçekleştirdi. |
Günaha Son Çağrı | Martin Scorsese | Günaha Son Çağrı | 1988 | Zeynep Dadak | Emek Sineması'nın işletmecisi İsmet Kurtuluş gösterimden az önce, dönemin festival direktörü Hülya Uçansu'yu aradı. “Çok acil. Sinemanın önünde çember sakallı bir grup insan toplandı, tekbir getiriyorlar.” |
Elli Kutu Film | Bilge Olgaç | Gömlek | 1988 | Belmin Söylemez | Bir kutu 35mm negatifle yaklaşık üç-dört dakikalık film çekilebiliyordu. Negatif az olduğu için provalar önemliydi. Bilge Olgaç'ın Gömlek filminde çalışırken bunu bizzat yaşadım. |
Yekta | Reha Erdem | A Ay | 1988 | Gülengül Altıntaş | Reha Erdem'in 1988 yılında çektiği ilk filmi A Ay'ın çocuk kahramanıdır. |
Entel Filmi | İrfan Tözüm | Melodram | 1989 | Nadir Öperli | Burçak Evren'in “bir bilmece film” olarak nitelendirdiği 1989 yapımı Melodram'la ilgili eleştirisinden bir bölüm, bu filmlerin çekildikleri dönemde nasıl algılandıklarını anımsamamız için işlevsel olabilir. “Melodram'dan aklımda kalan tek söz 'korkarım bunu bizden başka kimse anlayamaz' oldu. |
Dört Mevsim İstanbul | Lütfi Ö. Akad | Dört Mevsim İstanbul | 1990 | Necati Sönmez | Lütfi Ö. Akad'ın son kez yönetmenlik yaptığı 1990 tarihli Dört Mevsim İstanbul, yapımcısı TRT'nin arşiv raflarında yıllardır “korunduğu” için pek çoğumuz tarafından varlığı bilinen ama kendisi ulaşılmaz olan bir belgesel klasiğidir. |
Mezopotamya Sinema Kolektifi | 1990 | Suncem Koçer | Bugün Türkiye festivallerinde kendilerinden nitelik ve nicelik olarak söz ettiren Kürt filmlerinin temelleri Mezopotamya sinemanın 90'larda başlayan kuramsal ve uygulamalı çalışmalarında bulunabilir. | ||
Bergen | Canan Gerede | Acıların Kadını | 1994 | Zeynep Dadak | Acıların kadını. Arabeskin kraliçesi. Onun hikâyesi, film ve hayat,temsil ve gerçek ilişkisinin en 'can alıcı' örneklerinden biridir. |
Bağımsız | Derviş Zaim | Tabutta Rövaşata | 1996 | Fırat Yücel | Derviş Zaim'in, 27 günde, neredeyse sıfır bütçeyle, kendi deyimiyle “gerilla tarzında” çektiği Tabutta Rövaşata, bağımsız olarak tanımlanabilecek filmlerin başında gelir. Zeki Demirkubuz ve Nuri Bilge Ceylan'ın yapımcılığını kendilerinin üstlendikleri ilk birkaç filmleri de üretim biçimi açısından bağımsız sayılabilir. |
Arabesk Noir | Masumiyet | 1997 | Tül Akbal Süalp | Kara film tarzının 1980'ler sonrası dünya genelinde yenilenen ve başkalaşan etkisinin Türkiye sinemasındaki tezahürlerinden biridir. | |
Zorduç | Yeşim Ustaoğlu | Güneşe Yolculuk | 1999 | Ayça Çiftçi | Zorduç'a, güneşe yolculuğa karar verdiği o isyankar zikir sahnesi sinemamızda büyük bir kırılma anı, bir dönüşümün işaretçisi. |
Ax | Kâzım Öz | Ax | 1999 | Suncem Koçer | Kâzım Öz'ün 1999 yılında Mezopotamya Sinema Kolektifi bünyesinde tamamladığı ilk kısa metrajının absürd bir sansür hikayesi vardır. |
Heimat | Fatih Akın | Duvara Karşı | 2003 | Adnan Yıldız | Fatih Akın ise kendinden öncesini ve sonrasını anlamamıza yardımcı olacak keskin bir dile sahip. |
Sadi Konuralp | Sadi Konuralp | 2004 | Kaya Özkaracalar | Ölümüyle yarım kalan bir kitap çalışması, Geceyarısı Sineması'nda yayımlanmış yazılarıyla takviye edilerek 'Film Müziği' Tarihçe ve Yazılar' (2004) başlığıyla yayımlandı. | |
Optik Düşler | Ahmet Uluçay | Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak | 2004 | Ayça Çiftçi, Zeynek Dadak | Sinemanın büyüsü deyişindeki metafor bir düzanlama dönüşür Ahmet Uluçay'ın filmlerinde. |
Hilmi Etikan | Hilmi Etikan | Türkiye'de Kısa Filmin Tarihi | 2006 | Övgü Gökçe | Türkiye'de kısa film alanında yapılan en uzun soluklu etkinliğin mimarı, kısa filmin 'abisi', belgeselci. |
Turbo Sakız | Seyfi Teoman | Tatil Kitabı | 2008 | Abbas Bozkurt | Seyfi Teoman'ın ilk filmi Tatil Kitabı'nda ise nostaljik bir tarafı yoktur Turbo Sakız'ın. |
Issız Adam | Çağan Irmak | Issız Adam | 2008 | Hasan Cömert | Issız Adam'dan iki yıl önce Nuri Bilge Ceylan benzer bir karakteri ve ilişkiyi masaya yatırarak Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nü kazandığında bile bu kadar ses getirmemişti. |
Çiçek Bar | Arif Keskiner | 2011 | Serdar Kökçeoğlu | Çiçek Bar'ın yirmi altı yıllık sahibi Arif Keskiner yani 'Çiçek Arif' kitaplarına daha çok zaman ayırabilmek için birlikte anıldığı mekana veda ediyordu. | |
Film İçin Ev Satmak | Reis Çelik | Lal Gece | 2012 | Cihan Özyurt | Çelik, ulusal ve uluslararası arenada pek çok ödül alan Lal Gece filmini çekmek için, gazetecilik günlerinde dişiyle tırnağıyla biriktirerek aldığı evini sattığını açıklamıştı birkaç yıl önce. |
Koltuk Kılıfı | 2013 | Senem Aytaç | Genellikler, toplu taşıma araçlarında ve sinemalarda kullanılan bir koltuk aksesuarı. Emek sinemasından geriye kalan yegâne obje. Sinemanın Mayıs 2013'te gerçekleştirilen yıkımından iki ay önce, 31 Mart'ta gerçekleşen ve yaklaşık üç saat süren işgale katılanların evlerinde rastlamak mümkündür. | ||
Sinemacıların Büyük Yürüyüşü | Deniz Yeşil | Yollara Düştük | 2014 | Deniz Yeşil | 5 Kasım 1977 sabahı Beşiktaş'ta açılan büyük 'Sinema Emekçileri' pankartıyla sinema büyük suskunluğuna son vermişti. |
Bütün Mahalleli Duysun | Çiçek Kahraman | Bütün Mahalleli Duysun | 2015 | Gülengül Altıntaş | Çiçek Kahraman'ın Şubat 2015'te !f İstanbul kapsamında SALT'ta sergilenen video ve ses yerleştirmesi. |
Yönetmenini Bekleyen Romanlar | 2015 | Abbas Bozkurt | Aşağıda gördüğünüz bu bir hayli öznel liste, söz konusu nafile uğraşa bir giriş niteliğini taşır; belki yankılanan sesi birileri duyar diye kuyuya atılan bir taştır: Berci Kristin Çöp Masalları (Latife Tekin), Yenişehir'de Bir Öğle Vakti (Sevgi Soysal) .... | ||
Tifli'nin Kamera Öncesi Kamerası | Tifli | 17. ve 18. yüzyıl | Cemal Kafadar | 17. ve 18. yüzyıllarda İstanbul'u kasıp kavuran meddah hikayeleri arasında bir 'Sansar Mustafa Hikayesi' var ki bunu yazıya geçiren kimsenin ve kahvehanelerde, hamamlarda, hanlarda, konaklarda anlatan meddahın bir kamerası eksik. | |
Fevziye Kıraathanesi | 1855-1930 | Aslı Özgen Tuncer | Sponeck'te iki ay süresince devam eden film gösterimlerinin ardından, Ramazan ayı kutlamaları çerçevesinde Şehzadebaşı'ndaki Fevziye Kıraathanesi'nde Türk ve Müslüman nüfusa hitaben bir gösterim gerçekleştirilir. | ||
Gezi Parkı | 1896,1897 | Canan Balan | Parkın İstanbul'daki erken dönem film gösterimlerine de ev sahipliği yapmış olduğunu söyleyebiliriz. | ||
Despina Nine | Manaki Kardeşler | Despina Nine | 1905-1908, 1995 | Ahmet Gürata | Manaki Kardeşler'in yüz yaşını geçmiş babaanneleri Despina'yı yerde çıkrık çevirirken görüntüleyen film, Angelopoulos'un Ulis'in Bakışı'nda (Ulysses's Gaze) Balkanlar'ın ortak sinema mirasının bir parçası olarak yer alır. |
Faruk Kenç | Giovanni Scognamillo | 1910-2000 | Murat Tırpan | Gioanni Scognamillo'nun sinema tarihinde anlattığı üzere hem sonradan Yeşilçam'ı tanımlayacak tüm konuları, temaları ve klişeleri ilk kullananlardan olmuş ve Amerikanvari bir sinemaya yönelmiş; hem de Belgin Doruk, Ayhan Işık gibi starları bizzat yaratmıştır. | |
Sansür Müfettişi | 1914-1918 | Özde Çeliktemel | Bilhassa Birinci Dünya Savaşı'nda, sinema sansür müfettişinin karar yetki alanı değişmiş ve polis propagandist filmlere karşı önlem almak için film gösterimlerini kontrol etmeye başlamıştı. | ||
Henri Langlois | Henri Langlois | 1914-1977 | Fırat Yücel | 1930'lu yıllarda makine dairelerindeki yıpranmış sessiz film kopyalarını toplayan Langlois, İkinci Dünya Savaşı sırasında da nazizmin lanetlediği çok sayıda filmin kopyasını kurtaracaktır. | |
Sinemadan Çıkmış İnsan | Yusuf Atılgan | 1921-1989 | Murat Erşahin | Aylak Adam'dan. “İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi.” | |
Filmi Kulağıyla İzlemek | Bülent Oran | 1923-2004 | Tolga Yalur | Yeşilçam'ın emektar senaryo yazarı Bülent Oran'ın Yeşilçam izleyicisi için kullandığı bir ifade. | |
Gani Dolly | Gani Turanlı | 1926-2005 | Burçak Evren | Türk sinemasının usta görüntü yönetmenlerinden Gani Turanlı'nın icat ettiği bir alet. | |
Giovanni Scognamillo | Giovanni Scognamillo | 1929-2016 | Doğu Yücel | Kimse Poe'lardan, Lovecraft'lerden, Ambrose Bierce'lardan söz etmiyorken Giovanni Scognamillo bu yazarları okurlara tanıttı, birçok klasiğin yayımlanmasına önayak oldu. | |
Sinema Feneri | 1930-1960 | Müge Turan | Sinema feneri 1930-1960 yılları arasında elle boyanan, elektrikten önce arkasındaki fenerlerle, sonrasında ampullerle aydınlatılan devasa afişlere verilen isimdir. | ||
Sinomani | 1930'lar | Özge Özyılmaz | 1930'larda özellikle kadınların ve gençlerin sinema düşkünlükleri, gazete ve dergi köşelerinde dönemin entelektüelleri tarafından eleştirilmiş, hatta bu ilgi sıklıkla bir hastalık olarak görülmüştür. | ||
Merkez Film Kontrol Komisyonu | 1939-1977 | Dilek Kaya | Çekilmiş her yerli filmi denetlemekle yükümlü, Ankara'da konuşlanmış sansür komisyonu. | ||
Cin Aynası | Nurullah Ataç | 1940-1950'ler | Şükran Yücel | Nurullah Ataç'ın, Türkiye'de sinemanın ellinci yılı dolayısıyla Karalama Defteri'nde kaleme aldığı yazısında 'sinema' yerine kullanılmasını dilediği kavram. | |
Masis Gül | Masis Gül | 1947-2003 | Nagehan Uskan | “Amatör kahırkeş sanat uzmanı, 1947-2003 yılları arasında yaşamıştır. | |
Emek Sineması | Vittorio de Sica, | Bisiklet Hırsızları, Selamsız Bandosu | 1948,1987 | Enis Köstepen | Yıllar içinde Bisiklet Hırsızları'ndan .... Selamsız Bandosu'na pek çok unutulmaz film Emek Sineması'nda seyirciyle buluşur. |
Hayri Esen | 1950-1975 | Ali Can Sekmeç | Türk sinemasının unutulmaz erkek dublaj sesi. | ||
Meslekler | 1950-1980 | Zeyno Pekünlü | Yüz Yeşilçam melodramını örneklem kümesi olarak aldığımızda erkek karakterleri; akrobat, amele, antrenör, arkeolog, …yankesici, yer gösterici, yönetmen, zurnacı gibi meslekleri icra ederken görebiliriz. Buna karşın kadın karakterlerin yarısına yakını mesleksiz olarak yer alırken, mesleğiyle birlikte filmin hikayesine katılan kadınları ağırlıklı olarak şarkıcı, öğretmen, sekreter, hizmetçi, dansöz, konsomatris, hemşire, hostes ve temizlikçi rollerinde izliyoruz. | ||
İnsan Ruhu | Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz | 1950-2000'ler | Fırat Yücel | Toplumsal-sınıfsal çıkarımların sanatın işi olmadığı düşüncesinin bir ürünü olarak da görülebilir insan ruhu. Bu da haliyle, içgüdü ve dürtüleri merkeze alan erkek-birey psikolojisi odaklı bir bakışı beraberinde getirir. | |
Zeynep'i Gelin Ettiler | 1955'ten önce | Sevin Okyay | O, hıçkırık sesleri eşliğinde arabada giderken biz de dağların tepesinden gelin konvoyunun gidişini izleriz. “Zeynep'i Ahmed'e ettiler gelin” türküsü eşliğinde. Benim hıçkırıklarım, Zeynep'inkilere karışır. | ||
Voliwood | Ferdi Eğilmez | 1960 ve 70'ler | Berke Göl | Hollywood'un Hindistan sinemasındaki alternatifi Bollywood ise, Yeşilçam'ın en üretken olduğu yıllardaki karşılığı da -en azından Ferdi Eğilmez'ın aktardığı kadarıyla- Voliwood'dur. | |
Yılocular ve Cınocular | Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın | 1960 ve 70'ler | Ali Kemal Çınar | Cıno'nun filmleri televizyonda sık sık gösterilirken, Yılo'nun filmlerine ulaşmak pek mümkün değildi. | |
James Baldwin Başka Bir Ülkede | James Baldwin, Sedat Pakay | James Baldwin: From Another Place | 1961-1971, 1973 | Berke Göl | Bu yıllarda Yaşar Kemal'den Kemal Tahir'e, Ara Güler'den Engin Cezzar ve Gülriz Sururi'ye, İstanbul enyelijansiyasının pek çok önde gelen ismiyle dostluk kurar. Hatta Hisar Kısa Film Yarışması'nda adına ödül bile konur. Kimilerine göre siyah Amerikalı eşcinsel bir yazar olarak kimliğini yeniden inşa ettiği bir yer olan İstanbul'da Baldwin, aynı zamanda en önemli romanlarından 'Bir Başka Ülke'yi (Another Country) burada bitirecek, yazarlık kariyerinin de en verimli dönemlerinden birini geçirecektir. |
Film İçin Ev Satmak | Müfit İlkiz | Bir Milyonluk Macera, Tahrik | 1962,1989 | Cihan Özyurt | İyi bir işadamıyken heves edip Yeşilçam'da yapımcılığa başlayan ve Sibel Film'i kuran İlkiz, çok da ses getirmeyen pek çok filme yapımcılık yaptı. Hatta kimi filmlerinde Filiz Akın, Cüneyt Arkın bile oynadı. |
Yeni Sinema Dergisi | 1966-1970 | Berke Göl | 1965'te kurulan Türk Sinematek Derneği'nin 1966-1970 arasında yayımlanan dergisi. | ||
Ferit | Tarık Akan | 1970-1976 | Yeşim Burul | Tarık Akan'ın 1970-1976 yılları arasında rol aldığı filmlerin büyük bir çoğunluğunda canlandırdığı karakterlerin adı. | |
Çocuklar | 1970-2014 | Zeynep Dadak | Ve sinemaya sığdırılamayan, sosyolojiyle açıklanamayan, sokaklarda öldürülen çocuklar. | ||
Trompet Solo | 1970'ler | Ahmet Gürata | Şöyle yazar Akad: “İlhan Arakon yeni bir mercek getiriyor, alışılmış merceklerden çok değişik, yapı olarak çok değişik.” | ||
Dilber Ay'ın Tekmesi | 1977-1980 | Tunca Arslan | Gerçek adı Gülşen Demirci olan 1958 Kayseri doğumlu Dilber Ay, Yeşilçam'daki seks filmleri furyasının ikinci döneminin popüler oyuncularından biriydi. Kariyerinde, 1977-80 arasında toplam yirmi yedi film var. | ||
Lâmekân | Anayurt Oteli, C Blok,Gemide, Bir Zamanlar Anadolu'da, Gözetleme Kulesi, Yozgat Blues, Annemin Şarkısı | 1987, 1994, 1998, 2011, 2012, 2013, 2014 | Tolga Yalur | Bu filmlerin büyük abisi belki de memleketin yuvarlandığı 'anayurt' ve aidiyet çukurunun dibi olan Anayurt oteli. Tamamında mekânlar birer hiç, kimliksiz ve tekinsiz. | |
Görüntü Dergisi | 1990, 2000 | Zeynep Özen Barkot | Görüntü, sinemayı izleyiciyi de kapsayan bir üretim alanı olarak görür ve bu alanın oluştuğu süreci, kodlarını, ideolojik tabanını tarihselci bir yaklaşımla deşifre etmeye çalışır. | ||
2/5BZ | Serhat Köksal | 1990'lar | Serdar Kökçeoğlu | Yeşilçam repliklerini alıp müziğinde kullanan ilk isimlerden biri 2/5BZ adı altında müzik yapan Serhat Köksal oldu. | |
Şimşek Video | 1990'lar | Övgü Gökçe | 1990'ların başında açılan özel televizyonların Yeşilçam'ın kapanan yapım şirketlerinden kiloyla satın aldıkları filmleri yayın programlarını oturtana kadar günde kimbilir kaç kez teklifsiz telifsiz göstermelerini fırsat bilerek kopyalıyordu bu filmleri Şimşek Video. | ||
Demirkubuz Kapıları | Zeki Demirkubuz | C Blok, Masumiyet, Üçüncü Sayfa, Yazgı, Bekleme Odası | 1993, 1997, 1999, 2001, 2003 | Serdar Kökçeoğlu | Hayatlar önce kapılarda kesişir; tıpkı Bekleme Odası'nda yönetmenin hayatına giren kadınların önce kapıda belirmesi gibi... |
Geceyarısı Sineması | Kaya Özkaracalar | 1998-2003 | Serdar Kökçeoğlu | Kaya Özkaracalar'ın önderliğinde karanlık sulara yelken açmış ve 'tu kaka' ilan edilen filmlere de yasaklanan 'tehlikeli' filmlere de cesaretle ve merakla yaklaşmıştır. | |
Atılgan Cult Shop | Metin Demirhan | 2000 öncesi ve sonrası | Serdar Kökçeoğlu | Filmlere, müziklere şimdiki kadar kolay ulaşılamayan, bilgi ve birikimlerin bir 'tık' ötemizde olmadığı yıllarda butik hobi/merak dükkânları vazgeçilmez mekânlardı. | |
Emek Sineması | 2013 | Enis Köstepen | 9. İdare Mahkemesi projeye yönelik yürütmeyi durdurma kararını iptal eder. Bu karar esas alınarak Emek Sineması 2013 Mayıs'ının sonlarına doğru, Gezi Direnişi başlamadan hemen önce yıkılır. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder